Adana'nın Öncü Gazetesi
$ DOLAR → Alış: 34,17 / Satış: 34,31
€ EURO → Alış: 37,46 / Satış: 37,61

TÜRK BORÇLAR KANUNU’NA GÖRE KEFALET SÖZLEŞMELERİ

AVUKAT / UZLAŞTIRMACI GÜLSEBA AKTAŞ
AVUKAT / UZLAŞTIRMACI GÜLSEBA AKTAŞ
  • 14.03.2021

TÜRK BORÇLAR KANUNU’NA GÖRE KEFALET SÖZLEŞMELERİ

Sözleşmeler günlük hayatımızda sıkça yer kaplayan ve bir takım hukuki sonuçlar doğuran anlaşmalardır. Türk Borçlar Kanunundaki tanıma göre sözleşme , tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur. Türk Borçlar Kanununda düzenlenmiş birçok sözleşme çeşidi vardır ve her bir sözleşmenin kendine göre hukuki sonuçları mevcuttur. Kanunda düzenlenen sözleşme çeşitlerinden birisi de ‘Kefalet Sözleşmesi’dir. TBK M.581 de yapılan tanıma göre ‘’ Kefalet sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir. ‘’ Borçlunun yerine gerektiğinde borcu ödemeyi üstlenen kişi kefildir. Kefil, borçlunun ödeme gücünü veya bir borcun ifasını garanti eder.

Kefalet sözleşmesinin geçerlilik kazanabilmesi için bir takım şartların gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Kefalet sözleşmesi, mevcut ve geçerli bir borç için yapılabilir. Ancak, gelecekte doğacak veya koşula bağlı bir borç için de, bu borç doğduğunda veya koşul gerçekleştiğinde hüküm ifade etmek üzere kefalet sözleşmesi kurulabilir. Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.

Kefalet sözleşmesi ile kefil olacak kişi evliyse ve eşler arasında mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, kefil olacak eş ancak diğer eşin yazılı rızasıyla kefil olabilir. Eşin rızasının kefalet sözleşmesinin kurulmasından önce ya da en geç sözleşmenin kurulması anında verilmiş olması şarttır.

Kefalet sözleşmesinin 3 türü vardır. Adi kefalette alacaklı öncelikle asıl borçluya başvurmadıkça alacağını kefilden talep edemez ancak Türk Borçlar Kanunu’nun 585.maddesinde bu durumun istisnaları düzenlenmiştir. Bir diğer kefalet sözleşmesi türü ise müteselsil kefalettir. Bu türde kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir. Üçüncü tür olan birlikte kefalette ise birden çok kişi, aynı borca birlikte kefil oldukları takdirde, her biri kendi payı için adi kefil gibi, diğerlerinin payı için de kefile kefil gibi sorumlu olur.

Kefalet sözleşmesinde asıl borcun sona ermesi ile kefilin borcu da sona erer ve kefalet sözleşmesi son bulur. Kefalet sözleşmesi süreli yapılmış ise süre sona erince sözleşmede sona erecektir. Bir gerçek kişi tarafından verilmiş olan her türlü kefalet, buna ilişkin sözleşmenin kurulmasından başlayarak on yılın geçmesiyle kendiliğinden ortadan kalkar. Kefalet, on yıldan fazla bir süre için verilmiş olsa bile, uzatılmış veya yeni bir kefalet verilmiş olmadıkça kefil, ancak on yıllık süre doluncaya kadar takip edilebilir. Kefalet süresi, en erken kefaletin sona ermesinden bir yıl önce yapılmak kaydıyla, kefilin kefalet sözleşmesinin şekline uygun yazılı açıklamasıyla, azamî on yıllık yeni bir dönem için uzatılabilir.

Av. Gülseba AKTAŞ

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ