KİTABA ve OKUMAYA ADANAN BİR ÖMÜR, ALİ EMÎRÎ EFENDİ
KİTABA ve OKUMAYA ADANAN BİR ÖMÜR, ALİ EMÎRÎ EFENDİ
(1857-1924)
Bu yazımda hayatını ilme, irfana, okumaya ve kitaba vakfetmiş bir büyük değerimizitanıtmak istiyorum. Ali Emîrî Efendi’den bahsediyorum.Topladığı kitaplarla meşhur olan,kitap âşığı, son devir kitap meraklılarından, aynı zamanda vakfettiği 16.000’i aşkın eserle Millet Kütüphanesi’nin kurulmasına sebep olan ve kuran bir büyük ilim insanından kişiden bahsetmek istiyorum.Kütüphaneye kendi isminin verilmesini ısrarla reddederek,,“bu kütüphaneyi milletin hizmetine sundum. O halde “Millet Kütüphanesi” denilsin” diyecek kadar da yüce gönüllü bir insandır.
Kendisi şimdiye kadar belli başlı ilim irfan çevreleri ve kitap kurdu tabir edilen kimselerin dışında maalesef pek tanınamamış bir büyük değerimizdir.
Kaynaklardan edindiğimiz bilgiler ışığında hayatından kısaca bahsetmemiz gerekirse:
Diyarbakır’da doğmuştur. Şair SâimSeyyidMehmedEmîrî Çelebi’nin torunlarından SeyyidMehmed Şerif Efendi’nin oğludur. İlk tahsilini Diyarbakır’da Sülûkiyye Medresesi’nde yaptı. Amcası Fethullah Feyzi Efendi’den de Farsça dersleri aldı. Daha sonra, dayılarının Mardin sancağı tahrirat ve rüsûmat müdürü bulundukları sırada oraya giderek başta Ahmed Hilmi Efendi olmak üzere bazı müderrislerden üç yıl kadar çeşitli dersler aldı; kısa zamanda Arapça ve Farsça’sını ilerletti. Bu arada eski tarzda şiirler yazmaya başladı. 1875’te telgrafçılık kurslarına katılarak telgrafçı oldu. 1876’da V. Murad’ın cülûsu üzerine bir cülûsiyye kaleme aldı. 1878’de Hey’et-i Islâhiyye ile Diyarbakır’a gelen Âbidin Paşa’nın yanına müsevvid olarak girdi; onunla birlikte Harput, Sivas ve Selânik’e gitti. Daha sonra Sis (Kozan) sancağı âşâr müdürlüğü ile Adana ÂşârNezâreti başkâtipliği yaptı. Sırasıyla Leskovik, Kırşehir ve Trablusşam sancağı muhasebeciliklerinde, Ma‘mûretülazîz (Elazığ) ve Erzurum defterdarlıklarında, Yanya ve İşkodra maliye müfettişliklerinde, Halep defterdarlığı ile Yemen maliye müfettişliğinde bulundu. Bu sırada “rütbe-i ûlâ sınıf-ı sânîsi” nişanı ile taltif edildi; 1908’de II. Meşrutiyet’in ilânından sonra kendi isteği ile emekli oldu. Emekliye ayrıldıktan sonra Millî Tetebbûlar Encümeni, Tasnîf-i Vesâik-i Târîhiyye Encümeni başkanlığı ile Târîh-i Osmânî Encümeni üyeliği yaptı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi Dairesi Tasnif Komisyonu’nun başında bulunduğu sırada da kendi adına izâfe edilen “Ali EmîrîTasnifi”ni meydana getirdi. Aynı zamanda Vakıflar Nezâreti’ne uzun “vicdannâme”ler yazdı; eski eserlerin bakımsızlık ve ihmalini dile getirerek amme vicdanını temsil etti. 23 Ocak 1924’te vefat etti. Fâtih Camii hazîresindemedfundur.
Ömrü boyunca gittiği her yerde ilme ve kitaba aşkı sebebiyle kitap toplayan Ali Emîrî Efendi, ilmî ve edebî faaliyetlerini emekliliğinden sonra hızlandırarak devam ettirmiştir. Bir ara, eski bir Oğuz şehri olan Cend’e kadar giderek birçok değerli eser ve vesika toplamış, Kırşehir muhasebecisi iken de masrafları kendisinden, işçiliği dervişlerince karşılanmak üzere Hacı Bektâş-ı Velî Dergâhı’nı tamir ettirmiştir.
Orta seviyede bir şair, usta bir münekkit olan Ali Emîrî Efendi’nin asıl büyük yanı, hayatı boyunca toplamış olduğu paha biçilmez değerde kitaplardan oluşan kütüphanesini, Fatih’te Feyzullah Efendi Medresesi’nde kendi kurduğu Millet Kütüphanesi’ne bağışlamasıdır. Bu kütüphaneye çoğu nâdir ve tek nüsha olan 16.000 cilt eser vakfetmiş, ölümüne kadar da bu müessesenin müdürlüğünü yapmıştır.
Ali Emîrî’nin önemli hizmetlerinden biri de KâşgarlıMahmud’un o zamana kadar ele geçmeyen meşhur DîvânüLugāti’t-Türk adlı eserini bulması ve ilim âleminin hizmetine sunmasıdır. Bütün bu faaliyetleri arasında biyografi ve tezkire türünde birçok eser kaleme almış, bazı eski eserleri de “Nevâdir-i Eslâf” adı altında hâşiyelerle yeniden yayımlamıştır.
Belli başlı telif eserleri şunlardır: Levâmiu’l-Hamîdiyye (İstanbul 1312); Cevâhirü’l-mülûk (Osmanlı padişahlarının şiirlerini toplayan bu eserin sadece ilk fasikülü yayımlanmıştır, İstanbul 1319); Tezkire-i Şuarâ-yıÂmid (Diyarbakır’da yetişen 217 şairin biyografisini ihtiva eden bu eserin yetmiş üç şairi içine alan sadece birinci cildi yayımlanmıştır, İstanbul 1327); Mardin Mülûk-i ArtukıyyeTârihi ve Kitâbeleri ve SâirVesâik-i Mühimme (Ferdî Kâtib adıyla, İstanbul 1331); Ezhâr-ı Hakîkat (İstanbul 1334); Osmanlı Vilâyât-ı Şarkıyyesi (İstanbul 1334); İşkodra Şâirleri; Yanya Şâirleri; DiyarbekirliBâzıZevâtınTerceme-i Halleri; Yemen Hâtırâtı; Osmanlı Şâirleri; Mir’âtü’l-fevâid gibi sayısı otuzu bulan diğer eserleri yayımlanmamış, bunların bazıları ise kaybolmuştur. Ayrıca yazma halinde bir de divanı vardır (Millet Ktp., Ali Emîrî Efendi, Manzum, nr. 37, 38, 39).
Yayımladığı eserler ise şunlardır: Lütfi Paşa’nın Âsafnâme’si (İstanbul 1326); Bayâtî Hasan b. Mahmûd’unCâm-ı Cem-âyîn’i (İstanbul 1331); Gıyâseddin Nakkaş’ın Acâibü’l-letâif’i (İstanbul 1331).
Ali Emîrî Efendi ayrıca Osmanlı Târih ve Edebiyat Mecmuası (31 Mart 1334 – Eylül 1336 arasında 31 sayı; Târih ve Edebiyat adıyla 31 Ağustos 1338 – 31 Kânunuevvel 1338 arasında 5 sayı) ile Âmid-i Sevdâ (1908-1909, 6 sayı) dergilerini çıkarmış, gerek buralarda gerekse öteki bazı mecmualarda değerli makaleler yayımlamıştır.
Böyle değerlerimizi maalesef tanımıyoruz ve bilmiyoruz. Hele ki yeni yetişen ve adına son zamanda “Z Kuşağı” adı verilen nesil kesinlikle bunlardan bilgi sahibi değil. Çocuklarımıza böyle değerlerimizi tanıtmazsak, müspet rol model oluşturamayız. Bu yazımda bir nebze de bu kıymetli büyüğümüzü siz değerli okurlarımıza tanıtmak istedim.
Covid-19 belasıyla toplumca ve dünyaca mücadele ettiğimiz şu günlerde, herkese sağlıklı, başarılı, mutlu, ilim dolu, kitap dolu bir ömür dilerim.
BİBLİYOGRAFYA
- Agâh Sırrı Levend, Türk Edebiyatı Tarihi, Ankara 1973., s. 455-456.
- SadeddinNüzhet Ergun, Türk Şairleri, III, 1251.
- Ahmed Refik [Altınay], “Ali EmîrîEfendi – Hayat ve Âsârı”, TOEM, 1/78 (1340), s. 45-51.
- İstanbul Kütüphaneleri Tarih-Coğrafya Yazmaları Katalogları I: Türkçe Tarih Yazmaları, 1. fas., sy. 1-10, İstanbul 1943-51., s. 376-377.
- Ali Aksakal, “Ölümünün 60. Yılında Kitap Dostu Ali Emîrî Efendi”, TK, XXII/250 (1984), s. 25-28.
- İbnüleminMahmud Kemal İnal, Son Asır Türk Şairleri, I-XII, İstanbul 1930-42., I, 298-301.
- Ali Emîrî, Tezkire-i Şuarâ-yıÂmid, İstanbul 1328, I, 65-98.
- Franz Babinger, Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri (trc. Coşkun Üçok), Ankara 1982., s. 437-439.
- Muzaffer Esen, “Ali Emîrî Efendi”, İst.A, II, 659-662.
- Fahir İz, “ʿAlīEmīrī”, EI2 Suppl. (İng.), s. 63.
- Serhan Tayşi, “Ali Emîrî Efendi”, TDEA, I, 9.
- Şevket Beysanoğlu, Diyarbakırlı Fikir ve Sanat Adamları, İstanbul 1959, II, 139-142.
- KELİMELER, MEDENİYETLERİ İNŞÂ EDEN YAPI TAŞLARIDIR - 10 Ocak 2021
- 2020’NİN ARDINDAN - 26 Aralık 2020
- MUHTAÇ OLDUĞUMUZ İLAÇ “HOŞGÖRÜ” - 9 Aralık 2020
- KİTABA ve OKUMAYA ADANAN BİR ÖMÜR, ALİ EMÎRÎ EFENDİ - 23 Kasım 2020
- ATATÜRK’Ü ANLAMAK - 9 Kasım 2020
- CUMHURİYET ERDEMDİR - 26 Ekim 2020
- MEDYA VE SUBLİMİNAL MESAJ SORUNSALI - 3 Ekim 2020