KISIRLAŞTIRMA MERKEZİ KURULURSA SOKAKTA KISIRLAŞTIRILMAMIŞ HAYVAN KALMAYACAK
KISIRLAŞTIRMA MERKEZİ KURULURSA SOKAKTA KISIRLAŞTIRILMAMIŞ HAYVAN KALMAYACAK
Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu Başkanı Nesrin Çıtırık, “ Türkiye’de Sahipsiz Hayvan Sorunu” konusunda başta belediyeler ve Tarım Orman Bakanlığı olmak üzere kurumların kanunu uygulamamaları ve görev ihmalleri çerçevesinde
tespitler, sorun ve çözüm gerekçeli bilgilendirme raporu ile ilgili bilgiler verdi.
Sayın Cumhurbaşkanlığınca “TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu” kurulmasının ana talepleri olduğunu belirten Nesrin Çıtırık, konu ile ilgili şunları söyledi.
Milyonlarca hayvanın hayatını ve seven sevmeyen milyonlarca insanı ilgilendiren bu konu, Tarım Bakanlığınca hiçbir “ilgili meslek odaları da dahil” hiçbir STK alınmadan oluşturulan komisyona bırakıl mamalıdır.
Komisyon öneri ve kararları sokak hayvanı sayısını patlarak artıracağı ekteki raporda sayısal gerekçelerle anlatılmıştır. Bu tespitler ışığında sokak hayvanı sorununda tek çözümün yasada ve TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu raporunda yer aldığı şekilde “her belediyenin kendi sınırları içinde kısırlaştırma ünite-merkezini kurması” olduğunu içeren rapor ekte sunulmuştur.
Sokak hayvanları sorununun birinci sorumlusu ve suçlusu, 19 Yıl önce BELEDİYELERE KISIRLAŞTIRMA ve BAKIMEVİ KURMA HÜKMÜ ile çıkan 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’na rağmen, hala daha bakımevi kurmayan KISIRLAŞTIRMA yapmayan 1200 e yakın belediyedir. (Toplam belediye sayısı 1389 dur).
Sokak hayvanları sorununun ikinci sorumlusu ve suçlusu olan, kanununun uygulanmasında yetkili kurum olmasına rağmen, “belediyeleri denetleme görevini yapmayıp belediye kanunsuzluklarına göz yumarak” görev ihmalinde bulunan Tarım Orman Bakanlığıdır.
Bu bakanlık şimdi de “kedi ve köpeklerin sağlıksız kılıfı ile öldürülmelerini çözüm olarak hükümete sunmaya” hazırlanmaktadır. Ayrıca, sokak hayvanı sayısını katlayarak artırdığını bile bile “büyük toplama merkezleri” kurulması çalışmalarına başlamıştır. Çünkü, belediyeler büyük toplama merkezlerine ve bakımevlerine kısırlaştırma için köpek götürme bahanesi ile hayvanları kendi belediye sınırları dışına çıkarıp başka şehirlere kırsala ormanlara atmaktadırlar.
Kısırlaştırma ve bakım yapılmayan ve her biri ölüm kampı olan belediye bakımevlerini bile denetleyemeyen bakanlık, şimdi daha büyük toplama merkezleri hazırlığı yapmaktadır.
Tarım Orman Bakanlığı bürokratları, köpekler kısırlaştırılmadıkları için çoğalıp vatandaş şikayet ettikçe, belediyelerin toplarken birazını öldürüp, kalanları da başka şehirlere, ormanlara ve kırsala atmasına da idari bir yaptırım uygulamamış ve seyirci kalmıştır.
Oysa, “belediye sınırları dışına başka belediyelere ve ormanlara hayvan atmanın yasak olduğu” kanunda, hükme bağlanmış olan çözüm, “her belediyenin kendi sınırları içinde KISIRLAŞTIRMA ünite-merkezlerini kurarak etik ve tıbbi koşullarda kısırlaştırma yapması” iken, bakanlık yasayı uygulamayan belediyeler ile ilgili idari bir işlem yapmayarak göz yummuştur.
Her belediyenin kendi sınırları içinde kısırlaştırma ünite-merkezini kurmasının gerekli olduğunu da ifade eden Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu Başkanı Nesrin Çıtırık, “Türkiye’de Sahipsiz Hayvan Sorunu” ile ilgili raporun içeriği hakkında da şu bilgileri verdi.
1) 2004 yılında çıkan kanun öncesi belediyeler resmen 100 yıl boyunca zehirlediler, bu çözüm olmadı.
Belediyeler, bütçelerine resmen zehir ödeneği koyarak 100 yıla yakın bir süre 2004 yılına kadar sokak hayvanlarını zehirleyerek ve vurarak öldürdüler. Buna rağmen üreme ve sayı kontrol altına alınamadı.
2) Hayvanları Koruma Kanunu Ne Zaman ve Niçin Çıktı?
2002 yılında AK PARTİ iktidara gelince, belediyelerin öldürmesine rağmen üreme hızla devam ettiği için halkın genel şikayetlerinden birisi olan sokak hayvanı sayısının katlanarak artması konusunda araştırma ve çalışma başlattı ve 2004 yılında DSÖ nün tavsiyesi ile tek çözüm olan KISIRLAŞTIRMA ana hükümlü Hayvanları Koruma Kanunu çıktı. Bu kanun SAHİPSİZ HAYVANLARA yönelik BAKIMEVİ kurma ve KISIRLAŞTIRMA görevlerini doğrudan belediyelere verdi.
3) Kanun sonrası 19 yıllık süreçte bakımevi kurmayıp kısırlaştırma yapmayan belediyelerin toplayıp başka yerlere atmaları da çözüm olmadı.
Fakat yasada belediyeler üzerinde bir idari yaptırım olmadığı için toplam 1389 belediyenin yaklaşık 1200 ünde 19 yıl geçmiş olmasına rağmen hala bakımevi kısırlaştırma merkezi yok.
Bakımevi olanlar da göstermelik sayılar ile kısırlaştırma yaptı veya hiç yapmadılar. Türkiye’nin en büyük ve zengin belediyeleri bile hala daha yeterli kısırlaştırma yapmıyorlar.
Belediyeler kısırlaştırma yapmayıp hayvanlar çoğalıp vatandaş şikayet ettikçe TOPLARKEN birazını öldürüp kalanları başka şehirlere kırsala köylere atıyorlar.
Yani bir KATLİAM ve ÜREME döngüsü artarak devam etti ama bu da çoğalan hayvan sayısına çözüm getirmedi.
4) Tarım Orman Bakanlığı, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun uygulanmasında yetkili kurum olmasına rağmen, “BELEDİYELERİ denetleme görevini yapmayıp belediye kanunsuzluklarına göz yumarak” GÖREV ihmalinde bulunmuştur.
Bu bakanlık, başta Türk Veteriner Hekimler Birliği olmak üzere hiçbir STK yı almadan KOMİSYON oluşturmuş, masa başında milyonlarca hayvanın hayatını hedefleyen çalışmalar yapmaktadır.
Tarım Orman Bakanlığı bürokratları ve görevlileri, kendi görev ihmallerinin bedelini şimdi de “KEDİ VE KÖPEKLERİN sağlıksız kılıfı ile ÖLDÜRÜLMELERİNİ çözüm olarak hükümete sunmaya” hazırlanarak bu gariban hayvanlara ödettirmeye çalışmaktadır.
Ayrıca çözüm getirmek bir yana sokak hayvanı sayısını katlayarak artırdığını bile bile “büyük toplama merkezleri” kurulması çalışmalarına başlamıştır.
Kısırlaştırma ve bakım yapılmayan ve her biri ölüm kampı olan belediye bakımevlerini de denetleyemeyen bakanlık, şimdi daha büyük toplama merkezleri hazırlığı yapmaktadır.
Tarım Orman Bakanlığı bürokratları, köpekler kısırlaştırılmadıkları için çoğalıp vatandaş şikayet ettikçe, belediyelerin toplarken birazını öldürüp, kalanları da başka şehirlere, ormanlara ve kırsala atmasına karşı bir yasal yaptırım uygulamamış, “siyasi kuruluşlar, müdahale edemiyoruz” diye de ifade ederek seyirci kalmıştır.
Bakanlığın bu akıl dışı gerçeklerle örtüşmeyen çalışmaları sokak hayvanı sayısında katlanarak artışlara sebep olacaktır.
5) Kanun sonrası dönemde nüfusu yüksek şehirlerde kurulan büyük yaşam alanlı dev bakımevleri sorunu çözmediği gibi hayvan sayısında patlamalar şeklinde artışlara sebep oldu.
Bu dönemde büyük yaşam alanlı bakımevleri kuran Konya, Balıkesir, Denizli, Samsun, Trabzon, İstanbul, İzmir, Ankara, Aydın, Gaziantep, Erzincan, Kocaeli, Çankaya ve Beykoz gibi il ve ilçelerde sokak hayvanı sayısı patlayarak artmaya devam etti.
Çünkü ilçeler hayvanları bu büyük bakımevlerine götürmek bahanesi ile kendi sınırları dışına çıkarıp daha kolayca kırsala başka şehirlere atmaya daha hızlı olarak devam ettiler, yani büyük yaşam alanlı bakımevlerini kılıf olarak kullandılar. Dev yaşam alanlı bakımevlerine toplamak soruna çözüm getirmediği gibi, hem şehir merkezlerinde hem de ilçe ve beldelerde köpek nüfusu patlayarak arttı ve artmaya da devam ediyor.
6 ) TBMM Hayvan Hakları Komisyonu çalışmaları dikkate alınmadı.
TBMM Hayvan Hakları Komisyonu’nun raporunda “Nüfusu 25.000 üstünde olan bütün belediyelerin kendi sınırları dışına hiçbir kılıf ile hayvan çıkarmaması için, kendi sınırları içinde KISIRLAŞTIRMA ÜNİTELERİ, BAKIMEVLERİ KURMALARI” yer almasına rağmen, bu madde maalesef yeni 7332 Sayılı Yasada yer almadı ve belediyelere 3-4 yıla yakın süreler daha verilerek ötelendi.
Nüfusu 75 bin üstü belediyeler 2022 yılı sonuna kadar bakımevlerini kurmak zorundalar fakat hiç biri hala daha bakımevi kurmuş değil, ve bu belediyelere hiçbir yaptırım uygulanmadı.
7) Köylüler ve tarım, hayvancılık yapan 10 milyonlarca vatandaşın korumacı köpekleri sorunu, siyasi ve bürokratların bilmediği bir Anadolu gerçeği.
Bu gün göz ardı edilen bir Türkiye Gerçeği var. Anadolu ve Trakya’da on milyonlarca “tarım, hayvancılık, ziraatle uğraşan milyonlarca vatandaş” ve ayrıca 18.000 den fazla köyde yaşayan yine milyonlarca köylü vatandaş var. Bu vatandaşların büyük çoğunluğunun bahçesini, evini, davarını, malını, ekinini korumak için 100.000 lerce sahipli korumacı köpeği var. Bunların hayvanları çiftleşip doğurdukça, sahipleri bu yavruları ve çevredeki diğer köy köpeklerini torbalayıp getirip en yakın ilçe veya beldeye bırakıyorlar. Belediyelerin %99 u bu birbirine köpek atmalardan şikayetçidir.
Bu sokak hayvanı sayısını artıran çok önemli bir kaynak. Anadolu’da bütün hayvanlar yok edilse bile, bu köylerden ve tarım ziraat hayvancılık ile uğraşanlardan gelen hayvanlar en kısa zamanda yine sokakları kırsalı dolduracak.
2021 yılında çıkan 7332 Sayılı kanunda bu hususa yönelik bir tedbir veya çözüm yer bile almamıştır. Bu tür sahipli köpekler için eğer kırsalda ve nüfusu 25 bin üstü ilçelerde kısırlaştırma sağlanırsa, Tarım Bakanlığınca kurulacak sistem dahilinde bu tür yarı sahipli korumacı köpekler de kısırlaştırılsa ve ilçeye beldeye bırakılan köpekler de kısırlaştırılmış olacağı için sayı artmayacaktı.
8) Türkiye’de sokaklarda tahmini varsayımsal köpek sayısı.
DSÖ’nün varsayımsal verilerine göre, bir yerleşim biriminde nüfusun %4-5 i gibi sahipsiz hayvan bulunur. 80 Milyon nüfusta bu sayı 5 milyon civarında olması öngörülmüştür. Bunun 1.5 milyonu kedi olarak varsayılmış ve köpek nüfusunun 3.5 milyon olduğu tahmin edilmiştir.
9) Kısırlaştırma yaklaşık sayısal hesaplamaları.
Türkiye’de 916 ilçe var ve bu ilçelerde her gün 10 kısırlaştırma yapılsa, 9160 kısırlaştırma bir günde yapılır.
Böylece bir yılda 2.198.400 kısırlaştırma sadece ilçelerde olabiliyor…
İller ve büyükşehirler ile büyük ilçeler günde 30-50 köpek kısırlaştırmasına sahipler.
Bu bağlamda, 81 büyükşehir ve il, günde ortalama 50 şer kısırlaştırma yapsalar bu da 12 ayda 960.000 kısırlaştırma il ve büyükşehirlerde olur.
Bu bağlamda, bir yılda yaklaşık 3.000.000 civarında köpek kısırlaştırılır ve köpek nüfusu hızla azalmaya başlar. DSÖ nün verilerine göre düzenli kısırlaştırma ile, bir yılda yaklaşık 3 milyon hayvan iki yılda 6 milyon hayvan kısırlaştırılmış olacak. Yani sokakta kısırlaştırılmamış hayvan kalmayacak. Sokak köpeklerinde çevresel faktörler, genetik faktörler beslenme, ezilme, hastalıklar vs den dolayı ortalama ömür 2 yıl gibi hesaplanmıştır. Her yıl %30 civarında azalma ile iki yılın sonunda %60 azalma olacak ve üç yılın sonunda üreme tamamen kontrol altına alınmış olacaktır.
Küçük ölçekli bir KISIRLAŞTIRMA ÜNİTESİNİN 3-4 adet konteynır ve kulübeli sundurmalı 5-6 bahçelik alandan oluştuğu, bir veteriner hekimin bir günde çok rahat 10-15 köpeği kısırlaştırdığı göz önüne alınırsa, en küçük belediyenin bile asgari 2 veteriner hekim, tekniker ve bakıcı istihdam ederek yeterli sayıda kısırlaştırma yapacağı görülmektedir.
SONUÇ ve TALEP: Her belediyenin kendi sınırları içinde BAKIMEVİ ve KISIRLAŞTIRMA Merkezi-Ünitesi kurması ve KISIRLAŞTIRMANIN eşzamanlı olarak seferberlik halinde yapılması ile bir yılda yaklaşık 3 milyon hayvan iki yılda 6 milyon hayvan kısırlaştırılmış olacak ve sokakta kısırlaştırılmamış hayvan kalmayacaktır.
Etkin kısırlaştırmaya ek olarak, üretim, satış, ithalat, merdiven altı üretim, internette üretim ve satış gibi diğer kaynakların da KURUTULMASI halinde, sorunun çözümünde önemli mesafe alınacağı sayısal veriler ile ortadadır.