AFFETMENİN İYİLEŞTİRİCİ GÜCÜ
AFFETMENİN İYİLEŞTİRİCİ GÜCÜ
Bir lise öğretmeni, bir gün derste öğrencilerine bir teklifte bulunur: ‘Bir hayat deneyimine katılmak ister misiniz?’ Öğrenciler çok sevdikleri hocalarının bu teklifini tereddütsüz kabul ederler. ‘O zaman’ der öğretmen. ‘Bundan sonra ne dersem yapacağınıza da söz verin’. Öğrenciler bunu da yaparlar.
Şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın hepiniz birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz! Öğrenciler, bu işten pek bir şey anlamamışlardır.
Ama ertesi sabah, hepsinin sıralarında patatesler ve torbalar hazırdır. Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen: ‘Şimdi, bugüne dek affetmeyi reddettiğiniz her kişi için bir patates alın, o kişinin adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun.’ Bazı öğrenciler torbalarına üçer beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur. Öğretmen, kendisine ‘Peki şimdi ne olacak?’ der gibi bakan öğrencilerine ikinci açıklamasını yapar: ‘Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üstünde, hep yanınızda olacaklar.’
Aradan bir hafta geçmiştir. Hocaları sınıfa girer girmez, denileni yapmış olan öğrenciler şikayete başlarlar: ‘Hocam, bu kadar ağır torbayı her yere taşımak çok zor.’ ‘Hocam, patatesler kokmaya başladı. Vallahi, insanlar tuhaf bakıyorlar bana artık. Hem sıkıldık, hem yorulduk?’
Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine şu dersi verir: ‘Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkum ediyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir ihsan olarak düşünüyoruz, halbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir !
Çoğu insan geçmişte kaldığı için, kendisini sürekli suçladığı için mutlu olamıyor. Bu noktada kendimizi ve başkalarını neden affetmemiz gerektiği üzerinde duracağım.
Affetmek, kötülüğü onaylamak demek değildir. Affetmek kötü insanların bizde bıraktığı olumsuz duyguların esaretinden kurtulmak ve başka insanların zihnimiz, duygularımız üzerinden hakimiyet kurmasını engellemektir. Affetmek yanlışı onaylamak demek değil, içimizdeki öfkeden, bizi kemiren negatif duyguların esaretinden kurtulmaktır. Duygusal ağırlık sizi olumsuz etkiler. Kötü zaten kötülüğünü hep yapacak; önemli olan iyilerin duygularını kontrol etmesi, mantıklık düşünme zamanında mantıklı olması, duygusal zamanda duygusal davranmasıdır. Affetmek kendimizle ilgilidir; kötü insanlarla ilgili değildir. Derinde suçluluk psikolojisi var affedememenin, içte kendimizi suçluyoruz dışta tahammülsüz oluyoruz hataları affedemiyoruz. Hataları affetmek özgüven ürünüdür, ders alıp aynı hataya düşmemek ise derin boyutta olgunluktur.
Affetmek yaşanılan sıkıntılı durumu kabullenmektir ki, reddettiğimiz her durum içimizde derin çatışmalara yol açar. Birey unutmamalı ki hayatta bir çok şey olasıdır, kötü olaylar da insanlar içindir. Affetmeyi bilmeyen sevmeyi de bilemez. Sevgi hoşgörüsüz olmaz, kimse hatasız değildir, hatalarıyla sevmek bir insanı, zamanla o kişinin hatalarını görüp düzelmesini sağlar. Özellikle ilişkilerde hatasızlık aramak çok yanlıştır ki mükemmeliyetçilik bir bakıma mükemmel olmayan düşüncenin ürünüdür.
Önemli olan olumsuz olayların niçin başımıza geldiğinden ziyade, durumu pozitife çevirebilmenin kendimizce yolunu düşünmek, çözüme odaklanmaktır. Eğer zihnimiz, duygularımız olumsuz durumların etkisinden çıkmazsa, ileriki zamanda daha küçük yıpranmalara, daha büyük acılara gebe
olur. Zaten kötüler kendilerinin seçtiği rolü başkalarında oynamaya devam eder iyiler gerekli dersleri almazlarsa. Aslolan iyilerin kendilerine yapılmış haksızlıkları doğru yorumlamalarıdır.
Şöyle ki biri kötülük yapınca ” Ben zaten iyi biri değildim bu yüzden başıma bu geldi ” derse kişi olayın baş sorumlusunu kendisi ilan eder, ”suçluluk” duyarak acımasızca kendisini yargılayabilir. Acımazsızca yargılamanın altında, aslında bireyin kendine olan ”güven eksikliği” vardır. Kişi başkalarıyla diyaloglarını, insanları, olayları gereğinden çok dikkate alır zihninde taşırsa o derece zamanla kırılgan olur. Suçlayıcı olup odağı, yapması gerekenlerden uzaklaştığı için eylemsizlikler içinde sorunları artar. Hayatta sorunlar bitmez, sorunları taşıdığın sürece geçmişte kalırsın ve kimse senin adına senin sorunlarını çözmez. Unutma ki doğan her yeni güneş beraberinde yeni umutlar, yeni insanlar karşına çıkarır. Kötüler o kadar değersiz ki onları ve yaptıklarını zihninde tutup kendine engel oluşturmaya değmez , emin ol bundan.
- EĞİTİM AMA NASIL ? - 17 Mayıs 2021
- BAŞARMA CESARETİ - 23 Nisan 2021
- AFFETMENİN İYİLEŞTİRİCİ GÜCÜ - 13 Nisan 2021
- ÖZGÜRLÜĞÜN BEDELİ - 29 Mart 2021
- EN GÜZEL İMAJ OKUMA ALIŞKANLIĞIDIR. - 28 Şubat 2021
- MODERN ÇAĞIN YALNIZLARI - 14 Şubat 2021
- YAŞAMAK DEDİĞİN - 30 Ocak 2021
- TOPLUMSUZ SANAT - 20 Ocak 2021
- KADINA ŞİDDETE HAYIR - 27 Kasım 2020
- SORUMLU EBEVEYN GÜÇLÜ ÇOCUK - 14 Kasım 2020