Başbuğ Alparslan Türkeş, tek bir dava için mücadele etmiştir . O da, “Türk Birliği” ülküsüdür.
MHP Seyhan İlçe Başkanı Baha Bener, Milliyetçi Hareket Partisi’nin kurucu Genel Başkanı Başbuğ Alparslan Türkeş’in ebediyete irtihalinin 24.yıl dönümü dolayısıyla bir mesaj yayınladı. Başkan Bener, mesajında şunlara yer verdi.
Büyük devlet adamı ve millet sevdalısı Başbuğ Alparslan Türkeş’in ölümünün üzerinden tam yirmi dört yıl geçti. Bu süre zarfında yaşananlar, hızlı ve bir o kadar da inanılmayacak gelişmeler olarak tarihte yerini aldı. Türkiye’nin o günden bu yana geldiği nokta, iki yüz yıllık tarihi süreçte ortaya çıkan gelişmelerin yaklaşık yirmi yılda tekrarlanmaya yüz tuttuğuna işaret ediyor. Bu sebeple Alparslan Türkeş’i ve temsil etiği siyasi çizgiyi ortaya çıkaran süreci anlamak aslında, bu tarihi gelişmeleri hatırlamaktan ve anlamaktan geçiyor. Ayrıca bu hatırlama ve anlamanın önümüzdeki dönemde ortaya çıkacak gelişmeleri yönlendirmede önemli bir rehber olması da kuvvetle muhtemel zira zamanın ruhu benzer bir istikamete doğru yol alıyor.
“Türkçülük yolunda ruhumuz, yüreğimiz, kılıçlarımız seninle beraberdir. Ebedi Türk milleti mes’ut ve şerefli günlere kavuşacak, bütün Türkler bir devlet halinde bir bayrak altında toplanacaklardır…”diyecek kadar Türk milliyetçiliği ülküsüne bağlılığını ortaya koymuştur. Kararlı bir ruh hâlini de yansıtan bu satırlar ve söz konusu yargılama, Türkeş’in Türk kamuoyu tarafından hafızaya alındığı ilk önemli olay olarak tarihe geçmiştir.
Seksen yıllık bir ömrünü büyük bir kısmını Türk Millî varlığının, iç ve dış düşmanlardan korunmasına, esir Türklerin kurtuluşu, bağımsızlığı ve dünya Türklüğü’nün yükselişi uğrunda mubarize sarf eden büyük bir önder sürdürdüğü mücadelenin zafer çalmakta olduğunu görerek rahatlıkla gözlerini kapattı.
Ölümünün yirmi dördüncü yılında, bir kez daha rahmetle ve şükranla andığımız Başbuğ Alparslan Türkeş, gerek mesleki çalışmalarının gerekse siyasi yaşamının her safhasında, tek bir dava için mücadele etmiş; tek bir sevdanın peşinden koşmuş; tek bir amaç için çaba sarf etmiştir ki, o da, “Türk Birliği” ülküsüdür. Görebildiği hâlde görmek istemeyenler; duyabildiği halde duymak istemeyenler; konuşabildiği halde konuşmayanlar; bu yalın gerçeği bildiği halde inkar edenler ve onların açık ya da örtülü, doğrudan veya dolaylı destekçileri için söylenecek pek çok söz vardır ama durum şöyle özetlenebilir: “İnandığını yaşamayan, yaşadığına inanmaya başlar.”